Bugüne kadar keşfedilmemiş olan deniz yassı kurt türü Sinop ilimizde keşfedildi. Bilim dünyası için ilk defa adlandırılan bu türe şehrine ithafen “cryptocelis Sinopae” adı konuldu.
Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güley Kurt Coşkun ve ekip arkadaşları Sinop Yarımadası ve civarında dağılım gösteren turbellaria/polycladida (yassı kurt) türleri ile ilgili kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Çalışma sonucunda saptanan yassı kurt türlerinden bir tanesi bilim dünyası için ilk kez adlandırılıp tanımlandı. Sinop’ta bulunan türün adı cryptocelis Sinopae olarak belirlendi.
İLK KEZ SİNOP KIYILARINDA KEŞFEDİLDİ
Yürütülen çalışmadan söz eden Doç. Dr. Güley Kurt Coşkun, “Bu çalışma Sinop Yarımadası ve civarındaki istasyonları kapsayan bir çalışmaydı. Örnekler yürütücüsü olduğum bir TÜBİTAK projesi kapsamında toplandı. Midye yatakları üzerinde yaşayan omurgasız canlıları tespit etmek için 5 istasyonda çalıştık. Biz söz konusu makalede polycladida (platyhelminthes – yassı kurtlar) türlerini yayınladık.
”BİLİM DÜNYASI İÇİN YENİ BİR TÜR”
Yassı kurtların tür çeşitliliğini incelerken bunlardan bir tanesinin şimdiye kadar tanımlanmış türlerden hiçbirine uymadığını fark ettik. Daha sonra meslektaşlarım Tunus’tan Dr. Mehrez Gammoudi ve Arjantin’den Dr. Verónica Natalia Bulnes ile inceleyerek bunun bilim dünyası için yeni bir tür olduğunu tespit ettik. Bu türü Sinop kıyılarından bulduğumuz için, ayrıca yıllardır Sinop’ta çalıştığım ve Sinop’u çok sevdiğim için, Sinop’a atfetmek istedik ve cryptocelis Sinopae olarak adlandırıp tanımlayarak bilim dünyasına kazandırdık” dedi.
TÜRK BİLİM İNSANLARI ARAŞTIRIYOR
Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Kurt Coşkun, “Bu yaptığımız çalışma Sinopae ismiyle öne çıktı fakat bu tip keşifler bizler için yeni değil, çok sayıda omurgasız türü Türk bilim insanları tarafından literatüre kazandırılıyor. Üniversitemizde ve bölümümüzde de çeşitli taksonomik çalışmalar yapıldı ve yeni türler tanımlandı. Ayrıca devam eden çalışmalarımız da mevcut. Bunlar ülkemizin ve evrensel düşünürsek denizel veya karasal ekosistemin biyolojik çeşitliliğinin bilinmesi adına çok önemli. Ne kadar çok çalışma yapılırsa biz kendi zenginliklerimizi, biyolojik envanterimizi o kadar iyi tanırız” ifadelerini kullandı.
Üç farklı kıtadan ve ülkeden araştırmacıların ortak çalışması sonucu hazırlanan bu makale deniz bilimleri alanındaki saygın dergilerden “Mediterranean Marine Science”da yayınlandı.